Bir şans daha
vermedi gökyüzündeki son yaşlarımız. Bizim gibi karanlık artık evren. Geri dönüşü
yok ürkmüşlüğümüzün, çocukluğumuzun da anlamı yok birbirimizden başka. Saçlarını
okşa şimdi benim yerime hüzünlü bir şarkıda. Yaslan kendi omzuna ve ağla,
nehirler kadar hıçkır istersen. Aklına getir sonra sözünü. ‘Sana ihtiyacım yok
artık’. Sonra otur vazgeçenin kaybetmesinin şerefine iç benim bir zamanlar
yudumladığım o dışında kırmızı sarmaşık figürü olan bardaktan.
Sessizlikle
boğuş benim yoksunluğumla. Gerçi beraberken de sessizdik biz. Yeşil gözlü devim
benim. Beni unut. Zamanı tamda şimdi bunun. Çürümüştük. Kahrolmuştuk. Fark etmesek
de. Dur yapma. Beni unutma. İçin burkulsun eksik kaldığında. Ellerine bak beni
sahiplenemeyen ellerine. Dön aynaya. Yılları anımsa. Gözyaşlarımda boğulan
yıllarımızı anımsa. Sessizliğine geri dön sonra. Beni kötü bilme.
Ben yapmadım
bu dünyanın kötülüklerini. Ağladığım kadar mutlu olabilmeyi ne kadar isterdim
bilsen. Beni unutma. Yazma istersen artık hiç. Ama beni unutma. Kızarmadı yanaklarım
seni unutmaya çalıştığımda. Ayrılık bu bünyenin çocuksu alışkanlığı bilirsin
benden çok daha fazla. Hoşça kal yeşil gözlü devim.
Gökyüzünde batmaya
gidiyoruz yine beraberiz. Beni unutma. Aynı cehennemde öleceğiz. Beni unutma. Ama
seni unuttum bu yazıda bunun kanıtı ya.
ELİS ÖZER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder